Ana içeriğe atla

Kayıtlar

NEDEN DİNDEN UZAĞIZ?

 Yıllar önce Kuranı açıp okurken birden bire bir soru aklımda belirdi. Yahu ben bu kitabı okuyorum ama islam dünyasına hatta Kuranın evrensel bir kitap olduğu gerçeğini de ele alırsak tüm insanlığa vermek istediği mesaj nedir? Allah neler emrediyor? Arapça anlamadığım için bizler gerçekten emredileni yani yapmamız veya yapmamamız gerekenleri gerektiği gibi uyguluyor muyuz? Gibi vb. soru silsilesine kapılıp gittim. Uzun bir sorgulama sonucunda bize dayatılan kalıbın dışına çıkmayı başarıp kutsal kitabımızı anladığım dilden okuma kararı aldım. Sadece meal ile yetinmeyip tefsirini de okudum ve anladım ki bireyin kendi gelişiminde, ilerleyişinde en büyük müsebbib merak etmek ve sorgulamaktır. Çeyrek asırlık ömrümün tecrübelerini de ele alacak olursam üzülerek dile getiriyorum ki Müslümanların inandığı Allah ile Kuranı bizlere indiren Allah arasında çok ama çok fark var. Müslümanlar dinden uzaklaştırıldı mı yoksa zaten dinden uzaklardı da dinleri ile bütünleşemediler mi diye çok düşün...
En son yayınlar

FARKLI PENCEREDEN SAVAŞ

  Son zamanlarda Ukrayna ve Rusya savaşı gündemi meşgul etmekte olayın siyasi boyutunu ve amigoluğu bir tarafa bırakıp daha çok insani boyutuna değinmek istiyorum. Değişmez bir kuraldır; savaş istemeyenler hep ön safta ölenlerdir. Nerde masum, günahsız bir insan varsa o mermi döner dolaşır ilk onu bulur ve savaştan nemalananların da keyfine diyecek yok. Nedense herkesi Rus düşmanlığı sarmış durumda Rusya'yı masum gösterme ya da savunmak adına bu söylemde bulunmuyorum. Rus devleti adına değil Rus halkı adına konuşuyorum. Karşısında olduğum durum bir kişinin ağzından çıkan iki kelimeyle gerçekleşen tüm olayları bütün ülkeye mal edilmesidir. Uğraş verdiğin iş ne olursa olsun, ne yaparsan yap asla bir toplumun tamamına hitap edemezsin o toplumun yüzde yüzünü tatmin edemezsin. Yani demem o ki bir siyasetçi ülkenin başkanı dahi olsa o ülkede bulunan milyonlarca insanı temsil ettiği, milyonlarca insanın duygularını olduğu gibi kamuoyuna aktardığı anlamına gelmemektedir. Bunu farkına var...

ANADOLU İRFANI

  Başlıktan da anlayacağınız üzere bu yazımın konusu Anadolu İrfanı... Tabi irfan kelimesini duyduk mu öylece içimiz bir hoş olur karsimizdaki güzel sözler sarfeder diye mayhoş olur öylece bekleriz. Maalesef beklentiler her zaman kişiyi üzer. Üstelik beklenti içinde olduğunuz kişi ben bile olsam bu kural olduğu gibi işler. Lafı uzuuunca dolandırmadan açıkça soylemekten beis görmüyorum ÇOK BEKLERSİNİZ! Dilerseniz inat yapıp beklemek isteyenleri bekleme salonuna alalım lüzumsuz kalabalık olmasın malumunuz uzun zamandan beridir Covid denen bir illetle büyük bir mücadele içindeyiz. Sosyal mesajımızı da verdiğimize göre devam edebiliriz. Ayrıca bu yazımda okuyacaklarınız belki bir çoğunuzun gönlünü fethedecek belki  kimilerinin nefretini kazanmama sebep olacak belki de kimilerinin soyleyemediklerinin haykırışı olacak ama ama ne olursa olsun gerçekler olacak. Toplum olarak hoşgörülü ve yardımsever bir toplum olduklarını sürekli dillendirirler hemde bu sözleri sarfetmek için hiç ut...

BERTAL ARÎ RÖPORTAJ

Sanatçı Bertal Ari ile geçmiş dönemde gerçekleştirmiş olduğu tarz değişikliğinden yakin zamanda cikacak olan yeni albümüne kadar müzikal yolculuğu hakkında konuştuk. Arî , "K ürtçe Rock müziğin başarılı temsilcisi Sîdar Hoca'nın kısa bir tavsiyesine uydum. Bana Rock ve Rapi harmanlaştır fikrini öne sürmüştü bu fikir üzerinde biraz çalışıp bir çok tarzı birleştirip kendi tarzımı oluşturmaya çalıştım diyor." 1- Bertal Ari kimdir ? Ben Iğdır Halfeli doğumlu kalabalık bir ailenin ortanca çocuğuyum. 2- Neden Bertal Ari? İsminin özel bir anlamı var mı? Benim ismim Bertal Arî yani özel bir anlamı yok 3- Uzun süredir müziğe ara verdiğin biliniyor neden bu kadar uzun süre müzikten uzak kaldın ? Ara vermem şu şekilde gerçekleşti; benim isteğimin dışında oluşan etkenlerden kaynaklanan problemlerden dolayı müzikten uzaklaşma mecburiyetinde kaldım. Ben müziğimi sürdürmek istiyordum fakat bir türlü geri dönüşüm sağlayamadım 2015 yılında Rap müziği bıraktıktan uzun zaman sonra ye...

ÎŞEV

  Küçücük bir sabiydim ailem sürekli Kürtçe konuşurdu. Ben ise ne konuştuklarını anlamaya çalışarak anlattıklarına kulak misafiri olurdum. Televizyonu açtığımda ise birkaç dakika önce konuşulan dil ile alakası olmayan bambaşka bir dil karşıma çıkardı. Hayatım hep böyle bir ikilem arasında geçti. Bir yandan ailemin konuştuğu dili anlamaya çalışırken diğer yandan bize dayatılan farklı bir dili anlamaya çalışırdım. Bunun sonucunda ise her iki dili düzgün konuşamayan bir nesil oluştu. Neyse konumuz herhangi bir dili konuşmak değil. Televizyonu açtığımda karşıma çıkan her kanalda Türkçe konuşulurdu. Haber Bültenlerinden, Eğlence programlarından, bizi yozlaştırmaktan başka bir vasfı bulunmayan dizilere kadar hepsi Türkçeydi. Çocukluğumun bana verdiği masumiyetle Kürtçenin yasaklığından bir haber neden annemin konuştuğu dilde bir şey izleyemiyorum? Acaba gerçekten de böyle bir dil yok mu? Peki böyle bir dil yoksa annemin, babamın konuştuğu dil ne oluyor? Diye sorgulamakla geçen çocukluk ...

ENKAZ

Az sonra okuyacağınız yazımı geçen yıl yaşanan Elazığ depreminde kaleme almıştım. Elazığ depremi bende derin bir etki yaratmıştı ve depremin ardından marazi ruhlu kişilerin gerçekleştirdiği bir takım eylemleri kabullenememiştim. Yayımlamak bugüne kısmet oldu iyi okumalar dilerim... 24 Ocak bir kış akşamı saat 21.00 suları evde bir başıma otururken birden dışarı çıkma hissi oluştu içimde. Hiç oralı olmayıp yerimden kımıldamadım neden böyle bir gereksinim oluştuğuna dair anlap veremeyip normal olmayacak bir şekilde içime bir huzursuzluk girdi. İçimde oluşan bu negatif hissi bastıramadım, verdiğim mücadeleye karşı mukavemet gösretemeyip evden çıktım. Kış mevsiminin dondurucu kuru ayazında bir başıma ne yapabilirim diye düşündüm. Birden yarım kalan kitabım zihnimde belirdi En iyisi kitap okumak deyip evime yaklaşık 10 dakika uzaklıkta olan kütüphaneye doğru yola koyuldum. Kalın kazak onun üstüne hırka onun üstüne montumu giyip fermuarımı kapatıp kulaklığımı takıp evimden çıktım. Ağaçla...

BU ZÜL'Ü KENDİNİZE ADDETMEYİN

  Bir köşe yazısı okuyorum kendimi olay örgüsüne kaptırmış gidiyorum. Nedendir bilmem birden yıllar önce karşıma çıkan cüruf kelimesi aklıma geldi. Kelimeyi ilk gördüğüm vakit bir anlam verememiştim daha önce duymadığım bir kelimeydi. Tabi merak edip hemen anlamına bakmıştım. Erime durumundaki demir dışkısıymış, yani tabiri caizse değeri olmayan çöp diyebiliriz.  Bazı insanlar da böyle değil mi? Hiçbir faydaları yoktur düşünemezler ne için yaşadıklarını dahi bilmezler, ceplerindeki üç kuruş para dışında bir şeyden haberleri yoktur kendilerine insanım deyip yaşadıklarını zannederler. Tabi kendilerini insan diye nitelendirirler ama tıpkı bir bitki gibi, tıpkı bir hayvan gibi düşünme yetisi olmayan sıradan bir canlı olduklarını farkında değiller.  Bu tipler genellikle ben merkezci kendinden başka kimseyi düşünmeyen bencil kimselerdir.  Birçok insanın hayatında bu tarz insanlar muhakkak vardır çünkü böylesi bir toplumda sayıları azımsanmayacak kadar fazladır. Her...