Ana içeriğe atla

FARKLI PENCEREDEN SAVAŞ


 Son zamanlarda Ukrayna ve Rusya savaşı gündemi meşgul etmekte olayın siyasi boyutunu ve amigoluğu bir tarafa bırakıp daha çok insani boyutuna değinmek istiyorum.


Değişmez bir kuraldır; savaş istemeyenler hep ön safta ölenlerdir. Nerde masum, günahsız bir insan varsa o mermi döner dolaşır ilk onu bulur ve savaştan nemalananların da keyfine diyecek yok.
Nedense herkesi Rus düşmanlığı sarmış durumda Rusya'yı masum gösterme ya da savunmak adına bu söylemde bulunmuyorum. Rus devleti adına değil Rus halkı adına konuşuyorum.
Karşısında olduğum durum bir kişinin ağzından çıkan iki kelimeyle gerçekleşen tüm olayları bütün ülkeye mal edilmesidir. Uğraş verdiğin iş ne olursa olsun, ne yaparsan yap asla bir toplumun tamamına hitap edemezsin o toplumun yüzde yüzünü tatmin edemezsin. Yani demem o ki bir siyasetçi ülkenin başkanı dahi olsa o ülkede bulunan milyonlarca insanı temsil ettiği, milyonlarca insanın duygularını olduğu gibi kamuoyuna aktardığı anlamına gelmemektedir. Bunu farkına varmak normal zekaya sahip bir insan için bile cok zor olmasa gerek.
Rusya'nın Ukrayna'ya gerçekleştirdiği saldırıyı destekleyen Ruslar kadar karşı olanlar da muhakkak var. Hatta yabancı bir kaynakta okuduğum habere göre Rusya halkının yarısı bu savaşa karşı olduğu yönündedir. Ruslar hakkında aşağılayıcı hatta hakareti bile aşan söylemlerde bulunanlar bu haberi duyduktan sonra sarfetmiş olduğunuz söylemler sizde pişmanlık duygusu oluşturacak mı?  Diyelim ki yabancı kaynaktan okuduğum bilgi yanlış olsun 160 milyon nüfusu bulunan ülkede hiç mi savaşa karşı çıkan insan olmaz? Mayası bozuk olanları ne yaparsan yap hamurundan ekmek çıkmaz.

Ukrayna'ya gelecek olursak çok düşündüm acaba gerçek manada Ukrayna medyada lanse edildiği gibi masum mu? Geçmişte veya günümüzde farketmez bu savaşın körüklenmesinde Ukrayna'nın hiç mi hatası yok? Geçtiğimiz yıllarda Ukrayna askerleri Donbask bölgesinde binlerce insanı canlı canlı katletti kimsenin sesi çıkmadı. Bugün boğazı yırtılırcasına bağıranlar bu olayın yaşandığı gün ağızlarından tek kelime bile çıkmadı. Aynı zamanda Ukrayna askerleri yakaladığı savumasız sivilleri esir alıyor ve acımasızca şiddet uygulayarak savaş hukukuna ve insan haklarına aykırı faaliyet yürütüyor. Kendisine silah doğrultan askerler değil tamamıyla savunmasız olan sivil vatandaşlardan bahsediyorum. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir. Ukrayna medyanın gücünü farkında ve kitle iletişim araçlarını çok iyi kullanarak psikolojik savaşı çok iyi yönetiyor.

Bu yazdıklarımdan Rusya yanlısı olduğumu düşünmenizi istemiyorum. Ukrayna 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden bir ülkedir. Bağımsız olan bir ülke üzerinde hiç kimse bir hak iddia edemez.

Ayrıca bir diğer önemli konuya değinecek olursam geçmişten günümüze kadar yaşanılan savaşlarda sadece insanların can verdiği sanılıyor belki de birçoğumuz bunu farkında değiliz ya da hiç önemsemiyoruz ama insan haricinde ekosistem dengesinin korunmasında çok önemli etkisi olan hayvanlar da ölmektedir.
Örneğin; Vietnam Savaşı’nda kimyasal silahlar kullanılarak ormanların yok edilmesiyle ormanlık alanın %44’ünün yok olduğu belirtiliyor. Aynı zamanda bu ormanlarda yaşayan milyonlarca canlının da yok olması anlamını taşıyor.

Elimde bulunan diğer verilere göre; 1. Dünya savaşında insanlar 16 milyon hayvanı kendilerine hizmet etmesi için kullanmış ve İngilizlerin elinde bulunan 484.000'den fazla at, katır, deve ve öküzün öldüğü belirtiliyor.
Amerika'ya gönderilen 94.000 attan 2700 tanesi düşman denizaltıları tarafından kendilerini taşıyan gemilerin batırılmasıyla boğularak ölmüş.

Alman ordusuna cephede hizmet etmesi için 30.000 köpek toplanmış. Halkın evcil hayvanları bile hizmet amaçlı savaşta kullanılmış.
Bir İngiliz kadını mektubunda yaşanılanlara dair şu sözleri sarfetmiştir; "Kocamı ve oğullarımı verdim, ve şimdi o da gerekli; köpeğimi de veriyorum."

Savaşın ne denli kötü bir illet olduğunu en iyi biz biliriz çünkü savaşı gören bilir! Umarım daha çok can gitmeden bu ateşe bir su dökülür...

Yararlandığım kaynaklar; evrimagacı , açıkradyo.com.tr

Fotoğraf neoldu.com sitesinden alınmıştır

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEDEN DİNDEN UZAĞIZ?

 Yıllar önce Kuranı açıp okurken birden bire bir soru aklımda belirdi. Yahu ben bu kitabı okuyorum ama islam dünyasına hatta Kuranın evrensel bir kitap olduğu gerçeğini de ele alırsak tüm insanlığa vermek istediği mesaj nedir? Allah neler emrediyor? Arapça anlamadığım için bizler gerçekten emredileni yani yapmamız veya yapmamamız gerekenleri gerektiği gibi uyguluyor muyuz? Gibi vb. soru silsilesine kapılıp gittim. Uzun bir sorgulama sonucunda bize dayatılan kalıbın dışına çıkmayı başarıp kutsal kitabımızı anladığım dilden okuma kararı aldım. Sadece meal ile yetinmeyip tefsirini de okudum ve anladım ki bireyin kendi gelişiminde, ilerleyişinde en büyük müsebbib merak etmek ve sorgulamaktır. Çeyrek asırlık ömrümün tecrübelerini de ele alacak olursam üzülerek dile getiriyorum ki Müslümanların inandığı Allah ile Kuranı bizlere indiren Allah arasında çok ama çok fark var. Müslümanlar dinden uzaklaştırıldı mı yoksa zaten dinden uzaklardı da dinleri ile bütünleşemediler mi diye çok düşün...

BU ZÜL'Ü KENDİNİZE ADDETMEYİN

  Bir köşe yazısı okuyorum kendimi olay örgüsüne kaptırmış gidiyorum. Nedendir bilmem birden yıllar önce karşıma çıkan cüruf kelimesi aklıma geldi. Kelimeyi ilk gördüğüm vakit bir anlam verememiştim daha önce duymadığım bir kelimeydi. Tabi merak edip hemen anlamına bakmıştım. Erime durumundaki demir dışkısıymış, yani tabiri caizse değeri olmayan çöp diyebiliriz.  Bazı insanlar da böyle değil mi? Hiçbir faydaları yoktur düşünemezler ne için yaşadıklarını dahi bilmezler, ceplerindeki üç kuruş para dışında bir şeyden haberleri yoktur kendilerine insanım deyip yaşadıklarını zannederler. Tabi kendilerini insan diye nitelendirirler ama tıpkı bir bitki gibi, tıpkı bir hayvan gibi düşünme yetisi olmayan sıradan bir canlı olduklarını farkında değiller.  Bu tipler genellikle ben merkezci kendinden başka kimseyi düşünmeyen bencil kimselerdir.  Birçok insanın hayatında bu tarz insanlar muhakkak vardır çünkü böylesi bir toplumda sayıları azımsanmayacak kadar fazladır. Her...

1 MAYIS

Bugün işçinin ve emekçinin bayramı. Hangi işçiye verdiği emeğin karşılığı veriliyor? İşçiler olmasaydı o patronlar bugünlere gelebilirler miydi? Cevap açık ve net tabi ki de hayır! Patronlar gün geçtikçe sermayesini arttırıyorsa bu sömürülen işçinin emekçinin alın teri sayesindedir. Bir binayı inşa edecek işçi olmazsa müteahhit o evleri haddinden fazla pahalıya satabilir mi? Kural basit işçi çalışır patron kazanır.   Aslında tek suçlu işverenler değil bizi yönetenler de hiç mi noksanlık yok? Hiç mi hata yok? Siyasetçilerimiz yine her 1 Mayıs 'ta olduğu gibi TV'lere çıkıp itiyat haline getirdikleri o müziç açıklamalarıyla göz boyayıp sonraki gün emekçileri unutup keyif çatmaya devam edecekler. Toplum olarak bunlardan kendimize de pay çıkarıp öz eleştiri yapmamız lazım vurdumduymaz bir toplum olduğumuz kadar keşke azıcıkta ihtiyatlı bir toplum olsaydık...  Günlük 50-60 lira gibi yevmiyeyle 15-16 saat ağır koşullarda çalışanlar var. Aslında tam olarak ipin incelip koptuğu ...